oğuzhan özoğlu

iranologist

Diwali: Işığın Karanlığa Zaferi

Diwali ya da Sanskritçe kökeniyle Deepavali kelime anlamı olarak derin bir metafora dayanıyor: “Dīpa” yani ışık/masa lambası ve “āvali” yani sıra, dizi. Bu birleşim “ışıkların dizilişi” ya da “ışıkların sıralandığı gece” gibi bir anlam çağrıştırıyor.  

Hindistan alt kıtasında Diwali’nin tam olarak ne zaman başladığını belirlemek mümkün değil; aslında kaynaklar bu festivali doğrudan Vedik dönemine uzanan tek­ bir kökene dayandırmıyor, daha çok çeşitli yerel geleneklerin, hasat ritüellerinin ve ışık sembollerinin zaman içinde birleşmesiyle şekillenen bir kültürel olgu olduğunu söylüyor.  

Bayramın ana çıkış temasını düşündüğümüzde, “ışığın karanlığa, bilginin cehalete, iyinin kötülüğe zaferi” motifi karşımıza çıkıyor. Evlerin, sokakların kandillerle aydınlatılması, sadece fiziksel bir ışık ritüeli değil; sembolik olarak varoluşsal bir çağrı: karanlıkla cehaleti yenme isteği. Bu yönüyle Diwali yalnızca bir bayram değil, insanın içinde taşıdığı umut ve direnişin kutlaması.  

Hindu geleneklerinde bu zaferin sembolü olarak belli başlı mitolojik hikâyeler öne çıkıyor. Örneğin kuzey Hindistan’da sıkça anlatılan hikâyeye göre, tanrı Rama 14 yıl süren sürgünün ardından geri dönmüş, gölge kral Ravana’yı yenmiş ve şehri (Ayodhya) lambalarla aydınlatılarak karşılanmış. Bu anlatım, Diwali ışıklarının arkasındaki sembolik gücü pekiştiriyor. Ancak kaynaklar bu hikâyenin festivalin tek ve evrensel kökeni olmadığını, bölgesel farklı anlatılar bulunduğunu da belirtiyor.  

Farklı inançlar ve topluluklar Diwali’ye kendi tarihsel hatıralarını da eklemişler. Örneğin, Jainizm içinde Diwali, son Tirthankara olan Mahavira’nın nirvanaya (mokşa) eriştiği gün olarak kutlanır. Ayrıca, Sihizm bağlamında festival, altıncı guru Guru Hargobind’in esaretten kurtuluşu ve dini özgürlüğe dair bir simge olarak görülür. Bu çeşitlilik, Diwali’nin yalnızca tek bir dinsel ritüel olmadığını; çok inançlı, kültürel katmanları yoğun bir sentez olduğunu göstermektedir. 

Tarihsel olarak günümüzde görülen Diwali kutlaması, lunisolar Hindu takvimine göre Kartik (ve kimi kaynaklarda Ashvin) ayının yeni ay (Amavasya) dönemine denk gelir; genellikle Ekim sonu ile Kasım başı arasında kutlanır. Kutlama süresi çoğu yerde beş gün olarak düzenlenmiştir; hazırlık günleriyle birlikte ritüellerin zenginliği ortaya çıkar.  

Bu beş günlük zaman diliminde her gün kendi anlamı ve uygulamalarıyla belirginleşir. Örneğin ilk gün evlerin süslenmesi, yeni eşya alınması ve refah duası için önemlidir. Ardaki günler kötülüklerin yok edilmesi ritüelleriyle, ana gün bereket tanrıçası Lakshmi ve bilgelik tanrısı Ganesha’ya dualarla, bir başka gün doğa-toprakla ilişkili ritüellerle, son gün kardeşlik bağlarının güçlenmesiyle işlenir. Bu ritüellerin her biri, sadece dinsel değil toplumsal, ahlaki ve estetik bir düzene işaret eder. Araştırmalar, ritüel süresine yapılan yatırımın toplumsal bağları güçlendirdiğini, bireylerin öznel iyilik halini artırdığını da göstermiştir. 

Diwali’nin estetiği ise ışık, renk ve şekillerle ifade bulur. Evlerin önünde yapılan “rangoli” adı verilen renkli tozlarla çizilen geometrik motifler, hem zarafeti hem de kozmik düzene dair sembolik bağlantıyı taşır. Diyaların (küçük yağ lambalarının) yakılması, yalnızca bir gelenek değil, içsel uyanışın da metaforudur: Işık, içerideki potansiyele, bilgeliğe, umut ışığına işaret eder. 

Ekonomik olarak da Diwali son derece önemli. Hindistan’da bu dönem yeni kıyafet, altın takı, ev eşyası ve hediyelik eşya alışverişiyle yükselen bir tüketim dönemine dönüşmüş; yani geleneksel sembolizm ile modern kapitalist pratiklerin kesişim noktası haline gelmiştir.  

Elbette bu dönüşüm sorgulanmadan geçmiyor. Modernleşme ve şehirleşme ile beraber geleneksel yağ lambalarının yerini LED ışıklara bırakması, sessiz ibadetlerin yükselen havai fişek şovlarıyla gölgelenmesi gibi değişimler gözlemleniyor. Çevre bilincinin artmasıyla beraber “Çevreci Diwali” kampanyaları da gündeme gelmiş durumda. Ancak bu süreç, festivalin özündeki “ışığın içsel anlamı” üzerine sorular da doğuruyor: Işık yalnızca dışarıya yayılan bir parlaklık mı, yoksa insanın içindeki bilgi, ahlak ve umut ışığı mı? Bu soru, Diwali’nin modern dünyadaki anlamını belirleyen en önemli eksenlerden biridir.  

Ayrıca sosyal ve çevresel boyutlar da tartışılıyor: Havai fişeklerin yol açtığı hava kirliliği, gürültü, çocuk işçiliği ya da tüketime yönelim gibi meseleler festivalin etik yönünü yeniden düşünmemizi gerektiriyor. Ancak birçok Hindu düşünür hâlâ Diwali’nin temelinde “bilincin aydınlanması” ve toplumsal dayanışma mesajının bulunduğunu savunuyor. 

Diwali yalnızca Hindistan’ın en büyük festivallerinden biri değil; aynı zamanda kültürel belleğinin, toplumsal dönüşümünün ve sembolik ifadesinin en canlı tezahürlerinden biridir. Kökenleri belirsiz ama köklü; anlamları çok katmanlı; uygulamaları zamanla dönüşmüş ama öz mesajı — ışığın, cehaleti ve kötülüğü yendiğine dair — hâlâ güçlü bir şekilde yaşamaktadır. Işık, hem evimizin önündeki sıradan bir lamba hem de insanın içindeki en büyük lambadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir