Beni geceleri hatra gelen şarkı sanmayın
bu kente bu yıldızları süpürülmüş
az kullanılmış tapınakları ve örselenmiş kavgaya
en sağlam yalanı ben getirdim.
Üşüdüm, kadınlarıyla çalakılıç sıvazladılar beni
kadife örtüler, mermer şamdanlar
fondanlar cam tabaklarda: üşüdüm -üşümek en çok erkek işiydi.
En çok kanaviçe bilinirdi orda
orda ergen kıymıkları, tuğlalar, akciğer filmleri
demir somyada kadın yakarak etimizi
orda manifaturacılar
ve gümrük memurları yazlık sinemaya giderdi
ve kendimi cesur sayardım bir evrak çantasından.
Beni kuşlarla çevrilmiş gökten sanmayın
çatanalar, vanilya reklamları, kara sirenli fabrika
beyaz göğü kuşlarla ben donatırım
bacaklanır var gücümle yürürüm belaya
bu kente hırpalanmış tahin kokusudur
mevsimleri sırasız yaşatan
fotoğraflar bakılarak geçen kışı
büyük kediler yalnızlığı.
Bu benim unutkan ve deşilmez yanımdır
benim en bilinmez ve tanrı işi
kanaviçelerde, gümrük damgalarında
geceleri boydan boya kenti yalayan
bir kızı emzirip yumruklayan bir göbeli
benim en kıskanç ve onulmaz yanımdır.
Bir yanıt yazın